Ana içeriğe atla

Mantık Tarihi: Giriş

MANTIK TARİHİ
GİRİŞ
İnsanın geçmişten günümüze uzanan düşünce etkinliklerinin sosyal, felsefî, kültürel ve bilimsel açıdan değer kazanması ve bu etkinliklerin bir uygarlık oluşturma sürecinde ortaya çıkması, kullanılması ve görünür kılınması şüphesiz ki mantık ilkeleri, kuralları ve uygulamaları ile ilişkilidir. Mantığın, ilk insan topluluklarının var olmasıyla birlikle her ne kadar o dönemde sistematik bir hale bürünmemiş olsa da var olduğunu ve insan aklının evreni gözlemleme, anlama ve ona görev yükleme süreçlerinde görünür hale geldiğini tarihsel araştırmalardan öğreniyoruz. Öyleyse, insan aklını ve etkinliklerini kavrama bağlamında bu denli öneme sahip bir disiplinin nasıl sistemleştiğini ve günümüze nasıl uzandığını anlamak adına onun tarihini ayrıntılı şekilde incelemek ve eleştirmek önem kazanmaktadır.
Evrene, doğaya ve insana dair hangi alanda araştırma ya da gözlem yaparsak yapalım, mantığın ilkeleriyle düşünürüz ve sahip olduğumuz doğru düşünme biçimi, bizi istediğimiz alanda istediğimiz doğrulara götürecek yolu açar. Aklımız adeta sahip olduğu bu mantıksal düşünme biçimine hapsolmuştur; gerçekten de mantıksal düşünmeyi eleştirmek için dahi mantık kullanırız. Bu nedenle mantık ve mantıksal düşünme, tüm çalışmalarımıza temel teşkil edecek rasyonel bir etkinliği ifade eder.
Dünyanın farklı coğrafyalarında değişik medeniyetler ve kültürler meydana getiren insanlar kendilerine özgü ve birbirinden etkilenebilen mantık ekollerine sahip olsalar da aklın temel ilkeleri tüm bölgelerde aynı şekilde tezahür etmiştir. Ancak bu ilkelerin üzerine inşa edilen düşünce sistemleri, doğadan ve diğer fiziksel unsurlardan etkilenerek, aynı zamanda da sosyal ve kültürel evrimimizi etkileyerek farklılaşmıştır. İlk yerleşim merkezleri olan Mezopotamya, Mısır, Hindistan ve Çin’de astronomi, tıp, felsefe ve matematik alanlarında ilk ciddi çalışmalar başlarken bu çalışmaların kökeninde mantıksal düşüncenin olduğu yadsınamaz. Aynı şekilde Yunan uygarlığında kavramsal ve sistemli mantık çalışmalarının yapılması, diğer uygarlıkların mantık seviyelerinin üzerine çıkılmasını sağlamış, akademik açıdan sistemli mantık tarihinin başlangıcı sayılacak noktaya gelmiş ve sonraki uygarlıkları etkileyerek mantık tarihinin seyrini belirlemiştir.
Antik Yunan’daki sistemli mantık çalışmaları, günümüz mantığının ve uygulamalarının bir başlangıç noktası sayılabilir. Nitekim bu uygarlıkta mantığın kurucusu sayılan Aristo’nun ismiyle anılan klâsik mantık, İslâm’ın altın çağında İslâm coğrafyasını ve sonraki dönemlerde Avrupa’yı çeviriler yoluyla etkilemiş, yüzyıllarca otorite kabul edilmiş ve sorgulanamamış; ancak Avrupa’da modern bilimler döneminde ise ciddi eleştirilere tabi tutulmuş ve bilimlere yeni bir metot olarak modern mantık çalışmalarının başlamasına vesile olmuştur. Başka bir deyişle modern bilimlerin metodu, klâsik mantığın eleştirilmesi ve onun üzerine yeni bir anlayış olarak modern (sembolik) mantığın kurulmasıyla incelenmeye çalışılmıştır.
Mantık tarihi birbirinden farklı ve bağımsız coğrafyaların, etkileşimi olmayan uygarlıkların çalışmaları şeklinde veya donuk bir bilgi yığını olarak ele alınmamalı; tersine dinamik, bütüncül ve birçok döneminde gerek çeviriler gerekse farklı yollarla paylaşılan bir çalışma olarak düşünülmelidir. Çünkü -belli bir dönem Aristo’nun otoritesi neticesinde fazla bir değişim göstermese de- eleştiriler, karşı çıkışlar ve değiştirmelerle ilerleyen bir saha olarak mantığın eleştirileri, kuşkusuz ki eleştirilenden bağımsız değildir. O halde mantık tarihini incelemek isteyen araştırmacılar, yalnızca bir döneme ya da bir uygarlığa odaklanmamalı, mantığın kökeninden itibaren bu değişim sürecini bir bütün olarak ele almalıdırlar. Dolayısıyla bu şekilde, ilk toplumlardan günümüze dek mantığın gelişimi çok daha doğru ve nesnel bir şekilde araştırılacaktır.
İlerleyen yazılarda mantığın gelişimi daha detaylı bir şekilde incelenecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mantık Tarihi: Mantığa Yaklaşımlar ve Aristoteles Öncesi Mantık I

MANTIK TARİHİ MANTIĞA YAKLAŞIMLAR VE ARİSTOTELES ÖNCESİ MANTIK I Necdet Ersöz Bir entelektüel disiplin olarak mantığın orijinine dair soruşturmalarımızda ona dair ilk bulguların Antik Yunan’dan oldukça önceye gidebileceğini vurgulamıştım. Bu makâlede mantığın kökenini Antik Yunan filozofu Aristoteles’in tarihsel olarak öncesindeki birtakım düşünce ve düşünürlerde aramaya devam edeceğim. Mantığın felsefe , bilim , sanat ve teolojiden ayrı bir çalışma disiplini olarak ilk kez ne zaman düşünüldüğü ya da gerçekten de bu şekilde düşünülüp düşünülemeyeceği, başlı başına bir problemdir. Benim kanaatimce, eğer ki mantığı insan zihninin aklî süreçlerinin bir prodüksiyonuyla birlikte akıl yürütmelerimizin bir şekli olarak düşüneceksek, mantığı en azından dile getiriliş bakımından ilkin modern insanlara dek götürmemiz gerekebilecektir. Bugünün insanının beyni, her ne kadar aradan geçen birkaç yüz bin yılda hâsıl olmuş kültürel evrim prosesinin etkisi altında zihinsel olarak pek ço

"Kültür" Perspektifleri: "Kültür" Sözcüğünün Etimolojik, Tarihsel, Semantik ve Felsefî Açıdan İncelenmesi

“KÜLTÜR” PERSPEKTİFLERİ “Kültür” Sözcüğünün Etimolojik, Tarihsel, Semantik ve Felsefî Açıdan İncelenmesi Necdet Ersöz Geçtiğimiz yazıda kültür felsefesinin temel kavramlarına ve ayrım noktalarına göz gezdirmiş, tarihine bir giriş yapmış, kültüre dair ortaya konan dört kuram ailesinden kısaca söz etmiştim. Bu yazıda salt “kültür” kavramının ne olduğu üzerine detaylı bir inceleme yapmak istiyorum. Kültür ’ü terminolojik, etimolojik, tarihî, felsefî ve toplumsal yönlerden anlatacağım. Bununla birlikte, kültürle beraber kullanılan bazı sosyolojik ve psikolojik terimlerden de bahsedeceğim. Kültür, hepimizin sık sık, farklı ortamlarda farklı kavramları detaylandırmakta kullandığı, anlam çerçevesi oldukça geniş bir sözcüktür. Bu nedenle, kullanıldığı yere bağlı olarak çok farklı şekillerde tanımlanabildiği görülmektedir. Türkçede kullandığımız “kültür” kelimesi, dilimize Latince “colere” fiilinden türetilerek girmiştir. 1 Colere , işlemek, yetiştirmek, inşa etmek, özen gös

Meta-Felsefe Nedir? Tanımı, Konusu ve Genel Yaklaşımlar

Meta-Felsefe Nedir? Tanımı, Konusu ve Genel Yaklaşımlar Metafelsefe (meta-felsefe), sözcüğün doğrudan çevirisiyle felsefeötesi , felsefeyi çeşitli disiplinlere ayırmadan genel olarak felsefenin ne olduğunu, yöntemlerini, ilkelerini sorgulayan; felsefeye dair neyi nasıl bilebileceğimizi, sınırlarımızın ne olduğunu ortaya koyan, doğrudan felsefenin kendisine yönelik bir araştırma sürecidir. Bu nitelikleriyle beraber, bizzat felsefenin kendi işleyişini, felsefenin kendi doğasını refleksif açıdan ele aldığından, felsefenin felsefesi olarak da adlandırılır 1 . Metafelsefenin bu özellikleri çerçevesinde sorduğu en temel soru, “Felsefe Nedir?” sorusudur. Metafelsefenin tanımı, bu nedenle oldukça geniş ve sınırları tam olarak çizilemeyen yaklaşımların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Felsefenin bir özelliği sayılan refleksivite , metafelsefe çalışmaları esnasında belirginleşmektedir. Bu açıdan metafelsefe, esasında felsefenin diğer tüm disiplinlerinden ayrı bir vaziyette, kemikl