MANTIK
TARİHİ
MANTIĞA YAKLAŞIMLAR VE ARİSTOTELES ÖNCESİ MANTIK II
Necdet
Ersöz
Makâlemin ilk kısmında
pre-Aristotelian mantığı ve mantığa yaklaşımları gözden geçirmeye başlamıştım;
makâlenin ikinci ve son kısmında buna devam ediyorum. İlk kısmı okumayanlar,
buradan makâleye ulaşabilirler.
Platon’un
bölme metodunun (diaeresis) Aristoteles
mantığıyla alâkası
Platon, mantık tarihi
tartışmaları açısından meşhur bölme metodunu (diaeresis) ortaya atmasıyla da
önem kazanır. Öncelikle diaeresisin
ne olduğunu basitçe açıklığa kavuşturmalıyız.
Bu terim, Platon’da kavramların tanımlanmasında başlıca kullanıma
sahiptir ve Akademi’nin de başlıca öğretilerinden biridir. Kabaca bir kavramın
daha genel bir kavram aracılığıyla tanımlanmasıdır. Mantık tarihçilerinin bir
kısmının ortak kanaatine göre Platon’un bölme metodu, Aristoteles’in klasik
mantığı şekillendirmesinde onu etkilemiştir. Bu nedenle, Platonik metod ve
Aristotelian mantık arasında bir ilişki kurmak olasıdır. Öte yandan bu ilişkinin
nasıl ve ne ölçüde olduğu, Aristoteles’in Platon’u bu yöntem bakımından kritik
etmesi sebebiyle önemlidir. O hâlde, bu alâkaya dair sorumuzu iki parçaya
ayıralım: ilk olarak, Platon’un bölmeleri ile Aristoteles’in karakteristik
silojizmi arasında herhangi bir konseptüel ilişki var mıdır? İkinci olarak ise,
Aristoteles’in yazılarından, bu tip bir bağa dair deliller elde edebilir miyiz?
Sorunun cevabını aramak
adına daha derin analiz yaptığımızda, esasında Platon tarzı bölmelerle mantıkî
dedüksiyonlar arasında önemli farkları ayırt ederiz. Bu bölme metoduna göre
hipotetik bir bölme yaptığımızı düşündüğümüzde, bu bölmede, bir jenerik formu
ilk olarak iki alt türe ayırırız. Lâkin bu bölmeyi belirli bir mantıksal
kaideye göre yapmayız. Öyleyse klasik mantık açısından, Platoncu tarzdaki bu
bölmelerde jenerik formdan bölmeyle elde edilen alt türleri dedüktif açıdan
çıkarmanın zorunlu bir yolu bulunmamaktadır. Öte yandan, bu metodda dedüktif
bir çıkarım olduğundan bizâtihî Platon dâhi bahsetmemiştir. Bunun yerine bu tip
bir “kesi” işlemi, daha çok doğru kavramsal ayrımı ifade etmektedir. Bu
bölmeler, uygun şekilde devam ettirildiğinde sonsuza dek sürdürülebilir. Bunu
sağladığımızda belki bu yöntemi bir dedüksiyon konstrüksiyonu inşâ etmek üzere
kullanabiliriz; fakat bu yöntemi dedüksiyonları test etmek ve geçerliliklerini
sınamak için kullanamayız. Bu açıdan, Platon’un metodu ile Aristoteles’in
silojistik mantığının amacı, farklı noktalara tekâbül eder. Aristoteles’in
silojistik mantığının amacı, konu ne olursa olsun, başlangıçta varsaydığımız
kavramsal ilişkilerin sonuçlarını ve geçerliliklerini görmemizi sağlayan
argümantatif yollar sunmaktır. Böylesi bir mantık, bize irdelemek istediğimiz
alanın niteliğine bakılmaksızın uygun çıkarım modelleri gösterecektir.
Varsayımlarımız herhangi bir noktayı belirtebilir ve yanlış ya da doğru
olabilirler. Mantık, her konudan bu tip aklî çıkarımlarla ilgilenirken
Platon’un bölme metodu kavramsal açıdan uygunluğu hedeflemektedir.
Aristoteles, çeşitli
yazılarında Platon’un bölme yöntemini (diaeresis) kritik etmiştir.
Aristoteles’e göre bu metod, mantık açısından eksiktir ve yeni bilgi sağlamaz. Yalnızca
çeşitli nosyonları sınıflayıp tanımlayabilmek bakımından faydalı olabilir. Aristoteles’in
bu görüşü, Platon’un bugün neden sistematik bir mantık filozofu olarak kabûl
edilmediğinin de ilk elden delillerinden biridir. Aristoteles’in de belirttiği
üzere Platoncu kavramların ve tanımlamaların, Aristoteles mantığıyla doğrudan
bir bağı yoktur.
Yine de, bölmeler, çeşitli
mefhûmların doğru bir sıra ile ayrılmasına müsaade eder; böylece insan zihninin
çalışma prensiplerine uygun olarak entelektüellerin iş yükünü hafifletir. Bölmelerin,
tüm zihinlerce aynen gerçekleştirilmesi ise ancak bir çeşit konseptüel sezgiye
dayalı olabilir. Bir konseptin nasıl ayrılabileceğine dair çoğu kez sezgisel
yaklaşımlarımız bulunmaktadır; fakat bu tip bir sezgisellik, en azından
Aristocu mânâda mantık ilkeleriyle doğrudan bir benzerlik göstermez. Kavramlara
dair sezgisel çıkarımlarımızın geçerliliği ve tutarlılığından pek çok kez
bahsetmek güçtür.
Mantığa
dair bir tutum
Diğer disiplinlerle
karşılaştırıldığında, mantık, esasında daha yüksek seviye soyutlama becerisi gerektirmektedir.
Örneğin fizikte, hesaplanabilecek birtakım spesifik olaylar vardır ve bunlardan
yararlanılarak kanun ve kanun gibi genellemeler, bunlara dayalı tutarlı
sistemler veya teoriler geliştirilir. Mantıkta ise mantıkçılar, bireysel
ifâdeleri analiz etmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir. Bu tür mantıksal
analizler mantıkta da tutarlılık ve geçerlilik açısından sınanıp birtakım
genellemelere tâbi tutulur; bu şekilde konstrüksiyon ve çıkarsama kuralları elde
edilir. Sözünü ettiğimiz noktalar tutarlı bir şekilde bir araya getirildiğinde,
ortaya bir mantık sisteminin çıktığını belirtmemiz yanlış olmaz. Bu aşamadan
itibaren, daha yüksek soyutlama seviyelerine ulaşabilir, mantık sistemini
kullanabiliriz. Bu bakış açısını, mantık sistemlerini kullanarak çeşitli
bilimlerde de geçerli kılabiliriz. Örneğin doğa bilimlerine mantıksal açıdan
çelişki barındırmayan maddî partiküller ve onların işleyişi hakkında nedensel
ve diğer açılardan tutarlı açıklamalar veren teorilerden oluşan bilimler olarak
bakabiliriz. Öte yandan, mantık elbette bu yaklaşımdan fazlasıdır; çünkü mantık
hâlihazırda zorunlu olarak duyu tecrübelerinden çıkarsanan veya a posteriori bir soyutlanma değildir. O
nedenle mantığın tanımlanması, bir kaide olarak doğa bilimleri gibi bilimlerin
ilgi ve neliğine doğrudan başvurur
tarzda gerçekleşmez. Mantık, matematiğe benzer şekilde bir otonomiye sahip olup
soyutlamanın en yüksek mertebesini belirtir. Mantıkta bu seviyeye gelmek ise,
insan zihninin en başta liberter olmak
üzere, kreatif ve rasyonel bir pozisyonunu
gereksinmektedir. Mantık öğrenimi ya da mantığı anlamak, bizi doğrudan mantıkta
yüksek bir soyutlama seviyesine çıkarmamaktadır. Mantıkla haşır neşir olan kitlelerdeki
perspektif bakımından büyük farklılıklar görülebilmesinin nedenlerinden biri de
budur. Liberter olmayan bir zihnin, mantıkta kat edebileceği ufuklar
sınırlıdır. Bu bakımdan, örneğin, modern (sembolik) mantığın klasik mantık
üzerine binâ edilmesinin ve mantıktaki ilerlemelerin rasyonel ve özgürlükçü
düşüncenin daha fazla hâkim olmaya başladığı tarihsel dönemlerde yeşermesi
anlamlıdır.
Mantıkta ilerleme için,
dilbilimsel ve kavramsal açıdan da gereksinimlerimiz bulunmaktadır. Dilde
ilerleyen, kelîme ve kavram havuzunu genişleten tarihsel ortamlarda mantıksal
yaklaşımın sistematikleştiği görülmektedir. Bunun en belirgin örneği, Antik
Yunan’dır. Bu yazıda belki de Antik Yunan odaklı bir tema çizmemizin altında,
Yunan dilinin güçlü doğası yatıyor olabilir. Tarihsel mânâda bir başka
kültürde, o kültüre ait dilin öğelerin zenginleşmesi, kavramsal ve dilsel
açıdan tutarlı düşünmeyi beraberinde getirebilecek ve dolayısıyla Antik Yunan’dan
önce söz gelimi başka toplumlarda sistematik bir mantık girişimi
görebilecektir. Fakat bu durum, bu hâliyle ilk kez Antik Yunan’da
gerçekleşmiştir. Temel bakışımız, mantığın entelektüel olarak sisteme
oturmasının bir gelişim tabiatına sahip olmasıdır. Antik Yunan mantığı,
kendisinden önceki tarihi elbette bir şekilde yansıtmaktadır. Aristoteles, bu
süreçte mantığın bağımsız bir disiplin olarak, sistematik vaziyette ilk ele
alınışını sağlayan filozof olmuştur. Aristoteles, bu çalışmasıyla, asırlar
sürecek ve nihâyetinde çağdaş mantığa dek gelecek olan yüksek mantık
çalışmalarının adeta ilk kıvılcımı olagelmiştir.
İlerleyen yazılarda,
Aristoteles’in ilkin mantık çalışmalarına odaklanarak klasik mantığın genel
hatlarını çizmeye başlayacağım.
Referanslar
ve İleri Okumalar
1. Kneale, W. C., & Kneale, M. (2008). The
Development of Logic. Oxford: Clarendon
Press.
2. Gabbay,
D. M. & Woods, J. (ed.) (2004), Handbook
of the History of Logic. Volume 01 Greek, Indian and Arabic Logic. Elsevier
3. Taşdelen,
İ. & Grünberg D. (ed.) (2013), Mantığın
Gelişimi. Anadolu Üniversitesi
4. Kenny, A. (2012). A New History of
Western Philosophy Volume 1: Ancient Philosophy. Oxford: Clarendon Press.
5. Sacks, D., Murray, O., & Brody, L. R. (2005). Encyclopedia
of the ancient Greek world. New York: Facts
On File.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yazı hakkındaki görüş, soru ve önerilerinizi lütfen bildiriniz. Hakaret, niteliksiz ve delilsiz eleştiriler ya da kişilik saldırıları engellenecek; yapıcı üslûp ve eleştiriler dikkate alınacaktır.